23 Nisan 2013 Salı

Bugün 23 Nisan

Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan... Çok hoşlandığım bir söz... Küçüklüğümden beri söylerim. Ve söyledikçe mutlu olurum. Fakat bu 23 Nisan'da karmaşık duygular içindeyim..

Birincisi, güzel oğlumun ilk çocuk bayramı. Ona uzun zamandır bugünü özel hatırlatacak birşeyler yapmayı, bir yerlere götürmeyi planlıyordum. Araştırdım fakat Arda'nın ilgisini çekebilecek birşey bulamadım. Çocuklar için düzenlenen aktiviteler, Arda için uygun değil. Biraz daha büyümeli diyerek, onu Florya'ya Akvaryum'a götüreyim. Balıklara baksın. Mutlu olur dedim. Babası eve geldi. Ben de kuaföre gittim. Fakat kuaförde herkes trafikten bahsediyordu. Sonra düşündüm. Florya çok uzak. Ve 23 Nisan'da herkes evde. Herkes de oraya gider. O kadar uzun süre oğluşum arabada sıkılır diye düşündüm. Babamız da aynı fikirdeymiş meğer de bozulurum diye bana söyleyememiş. Öyle olunca, klasik Bağdat Caddesi'ne gitmeye karar verdik. Kotumuzu giydik. Kravatımızı taktık, ceketimizi giydik, araba koltuğumuza oturup, cadde'nin yolunu tuttuk...



Cadde'de de güzel aktiviteler vardı. Caillou kılığına girmiş dansçılar vardı. Arda'yı arabasından çıkarıp onları seyrettirelim dedik ama ilk etapta korktu ve ağlamaya başladı. Sonradan alıştı ve biraz seyretti. Sonra ilgilenmedi.





Arkasından biz de yine 'klasik', Günaydın'a gidip yemek yedik. Arda orda enteresan bir mama sandalyesine oturdu. Normal sandalye'lere monte edilmiş enteresan birşey ve çocuk masa başında aynı bizim gibi oturuyordu:) Çok mutlu oldu. Ağzı kulaklarına kadar güldü.

 İşte Arda'nın aşık olduğu sandalye. Küçük adam oldu tam. Artık bir birey olduğunu hissettirdi. Sağa sola karizmatik pozlar verdi. Masayı talan etti. Menüden yemek seçti fln.

 




 





 Garson masaya menüyü getirince yaşadığı heyecanı tarif etmek zor. Neyse ki bol bol fotoğraf karemiz var. Buyrun size tepkiler...







 







 



 Babasıyla aynı hizada oturabiliyor. Artık kocaman adam oldu benim oğlum. Bize eşlik edebilecek yemeklerde. Evimizin neşesi, hayatımızın güneşi. İyi ki varsın tatlı oğlum..




Bu arada aşağıdaki kolajı da instagramda paylaşmıştım. sanki şöyle demiyor mu? 'Aaa çok güzel yemekler var, ama ooo çok pahalı, o zaman boşver, kuru ekmeğe talim':


Bir de içimin buruk olduğunu söylemiştim. Çünkü, her 23  Nisan dedemi arayıp 'Doğumgünün kutlu olsun dedecim', hatta annesinin ismini taşıdığım için 'Doğumgünün kutlu olsun güzel oğlum' ve 'Çocuk Bayramı'nda kutlu olsun' derdim. O da benimkini kutlardı. Bugün dedemi arayamamış olmak beni çok üzdü. Sonra Bağdat Caddesi'nde yürürken bir evin önüne ambulans gelmişti ve yaşlı bir amcayı sedyeyle ambulansa bindirmeye çalışıyorlardı. Onu görünce de dedeme benzettim ve içim cız etti. Daha önce de yazmıştım. Dedemin yeri ayrı. O çok özel biriydi.

Babannemi aradım. Halam çıktı telefona. Allahtan o çıkmış. Ona da bişey diyemedim ama o bana dedi, dedenin doğumgünü olduğu için izin aldım geldim Tokat'tan diye. Tutamadım kendimi. Onunla konuşurken sakinleştim. Sonra babannemle konuştum. O da dedenin doğumgünü bugün dedi. Biliyorum dedim. Ama söyleyemedim bişey. Dedem vefat ettikten sonra babannem de iyice kötüleşti. Tansiyonu ve şekeri sürekli oynuyor. Sürekli diyor deden beni yanına çağırıyor diye. Ben de dedem seni bizim başımıza koydu. Daha çağırmaz diyorum...

İşte bu 23 Nisan'da hissettiklerim bu kadar....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder