1 Nisan 2014 Salı

Anne Toronto'da Konferansta, Arda İzmir'de keyifte...

Mesleğin bir gereği senede en az bir kere bir konferansa katılmak. Benimki bu yıl iki oldu. İlkinde Bordeux'a gitmiştim. O zaman Arda'ya İstanbul'da anneannesi bakmıştı. Üç günlük bir seyahatti ama üçüncü gün Arda Bey yokluğumu baya hissetmişti ve bütün gün mutsuz, yüzü asık bir çocuk olmuştu.

Bu defa daha endişeli gittim. Çünkü gittiğim yer Kanada. Zaten iki gün yol. Orada da 4 gün kalınca oldu 6 gün. Dedim ki bu iş zor. Bu sefer Arda İzmir'e gitsin. Çünkü orada kalabalık, kuzenler, dayı, dede, anneanne, sokaktaki çocuklar derken en azından daha mutlu olur ve yokluğumu daha geç farkeder dedim. 

Öncelikle konferanstan bahsedelim. Dilim şişmişti gerçekten. Konuşunca iyileştim:)) Özlemişim...
Birinci kare konuşmacı, ikincisi tartışmacı!


 

Konferans vesilesiyle hep adını duyduğum ancak bir türlü tanışamadığım kuzenimle de tanışmış oldum. Fırat! Kendisi Toronto'da yaşayan, hayatının baharında son  derece başarılı olan bir şahsiyet....



Galiba herşeyden en güzeli eski arkadaşlarla tekrar buluşmak. Tabi ki bir tanesi en önemlisi. Aikande, time with you is priceless! İngiltere'de en zor günlerde bana destek olan, farketmeden beni başarabileceğime ikna eden, beni fikirleriyle besleyen, sevgili arkadaşım. Dünyanın farklı kıtalarından olsak da 2 yıl sonra bile sohbete kaldığı yerden bahsedebildiğim nadir insanlardan biri. Ve bir sohbet hiç mi monotonlaşmaz, hiç mi insan sıkılmaz. Tam tersi sohbetitn her dakikasında biraz daha enerji doldum. Gelecekle ilgili daha çok umutlara kapıldım. Kendimi geliştirebileceğime daha da inandım. Umarım aynı şeyleri o da hissediyordur. Beraber geçirdiğimiz 4 günde çok önemli projeler planladık. Gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini zaman gösterecek.






Peki biz Toronto'da bunları yaparken Arda Batu Bey acaba ne yapıyordu? Aslında an be an fotoğraflarla onu takip ettim. Ama hepsini bir arada görünce aslında ne kadar eğlendiğini anladım. Doğru bir seçimdi benimki. Arda Batu da bu vesile ile son derece özgür ve sevgi dolu bir 6 gün geçirmişti. İşte bazı kareler. Çok açıklamaya gerek yok sanırım. Çünkü fotoğraflar herşeyi ifade ediyorr....
Çekilin Yoldan, Arda Batu geliyor!

Anneanne bu tavuk, gıt gıt gıdaak demeyi beceren Arda (Şahitlerin söylediğine göre)
İzmir'e geliyorsam çiçekli köyde kahvaltımı da ederim arkadaş! Ne kadar mutlu! Güzel oğlum benim. Tosun paşam benim. 

Sadece gezmemiş tabi. Biraz da çalışmış. Dedesinin bahçesini teftiş etmiş, tırmığı eline alıp işçilere biraz yardım etmiş. 

 

Sevgüler Yengesi en sevdiği yengesi. Onu görünce yüzünde gülücükler açıyor. Çünkü yengesi de onu çok seviyor. Çocuk gibi ilgileniyor onunla, kazları, tavukları, ördekleri koşturuyorlar. Onu ağacın tepesini oturtuyor. Valla Arda'ya tam böyle bir bakıcı abla lazım. Ama gelmiyor ki! Bin dil döktüm yok. İşini bıraktıramadım.


 

İşyerindeki bir dizi teknik ve idari sorunla da ayrıca ilgileniyor Arda Bey! Hesapları da bizzat gözden geçiriyor ve gerekli imzaları atıyor:)))))


En sevdiğimiz şarkı çalınınca Arda Batu'nun hali budur. Tabi bir de Yaye (Naile) ablası var. İşte ikinci kare.
 


Naile abla ve Sevgüler Yenge. Seviyoruz sizleri.....

Aşağıdaki karede iki hata var. 1.si bu çocuk neden ön koltukta. Bin kere söyledim ön koltuğa oturtmayın diye. Sonra beyefendi arka koltukta durmuyor. 2.si o Arda Batu'nun elindeki de ne öyle. Allahım! tüm kurallar çiğnenmiş.




Annemin bütün dünyası Arda Batu. Onunla iyileşti resmen. Ama artık çok yoruluyor. Çünkü bizimki terörist gibi. Bazen aynı çocuk olduğuna inanamıyorum. Resmen 1 yaş öncesi ve 1 yaş sonrası diye iki ayrı  çocuk oldu.


 Dayı ve anneanne özel olarak ilgilenmiş Arda Bey ile. İşte kanıtları





 







Ya çocuğu çiçek abbasa çevirmişler:)