29 Temmuz 2013 Pazartesi

Aquababies ve Rakibi

Daha önce birkaç yazımda Arda Batu'nun yüzme kursuna değinmiştim. Ne kadar keyifli vakit geçirdiğimizi de anlatmıştım. Ancak biz yüzme kursunu bırakmaya karar vermiştik. Bunun temel sebebi de artık birşey öğrenmediğimiz, hatta öğrendiklerimizi de unuttuğumuz. Hem de kursa devam ederken. Şimdi duydum ki Yasemin Hanım kendisine Swimbaby isminde yeni bir kurs açmış ve Aquababies'den ayrılmış. Yasemin Hoca'ya başarılar dilerim. Ancak, bebeklerini yüzmeye götürmeyi düşünen anneler için, bu noktada tecrübeli bir anne olarak söyleyecek birkaç şeyim var. Belki ilgilenenler olur diye...

Yüzme kursunun ilk kurunu Yasemin Hoca ile tamamladık. Bir sorun yoktu aslında ama bir dersten öbürüne çok fazla birşey öğrenmediğimizi düşünüyordum. Yasemin Hoca yavaş olunması gerektiğini, ve her becerinin sırasının bile çok önemli olduğunu söyledi. İkna oldum ve devam ettim. İkinci kurda ise, bazı endişelerimden dolayı Eren Hoca'nın kuruna katılmaya karar verdim. Ataşehir'de olması da bir avantajdı benim için çünkü evime yakındı.  Daha bu ikinci kurun ilk dersinde, Eren Hoca Arda'yı bağımsız bıraktı ve bir dizi yeni beceri ile tanıştırdı bizi. Çok beğenmiştim. Ancak ardından Arda'nın bronşit geçirmesi ve bu bronşitin bir ay sürmesi sebebiyle, bu kuru malesef yarıda bırakmak zorunda kaldık.

Daha sonra Ayşe Hanım bizi yeni kura kaydetti. Bu hastalık sürecinde de desteklerine teşekkür etmeden geçemeyeceğim. Hatta yeni kura geçtiğimizde, katılmış olduğumuz Eren Hoca'nın dersinin ücretini almamak gibi bir inceliği de oldu. Zaten kendisi her türlü sorun ve benim çoğu zaman yersiz endişelerimle tüm soğukkanlılığı ve sevecenliği ile eğilmiştir... Fakat Aquababies gibi mucizevi bir programla bizi tanıştıran Ayşe Hanım, bu sefer bizi yine Yasemin Hoca'nın olduğu kura kaydetti. Zaman itibariyle de o müsaitti. Ayrıca Ataşehir'deki yeni havuzda Babies 2 kuru yoktu. Böylece biz yine Yasemin Hoca'nın derslerine devam ettik. Tabi benim o sırada Yasemin Hoca ile ilgili endişelerim de çok net değildi. Ancak bir rahatsızlığım olduğu kesindi. 

İkinci kuru tamamladığımızda artık kurda bulunan bebeklerle Arda'nın çok uyuşmadığını, O bebeklere uygun olması için Arda'nın üzerine de gidilmediğini farkettim. Nitekim hepsi 1 yaşına yakın bebeklerdi ve hiçbiri sırtüstü yatmak istemiyordu. Böylece sırtüstü yatma pozisyonu çalıştırılmamıştı. Halbuki Arda daha 5 aylıktı ve sırtüstü yatmaya itiraz etmiyordu. Bu tutum üçüncü kura geçtiğimizde de devam etti. Sonra üçüncü kurun ikinci dersinde Yasemin Hoca artık Arda'nın bağımsız bırakılabileceğini, sırtüstü yatma pozisyonunu yanlış yaptığımı, daha serbest bırakmamı söyleyerek, bana doğru pozisyonu gösterdi. O zamana kadar yanlış yaptığımı farketmemesine şaşırmadım. Çünkü o pozisyonu hiç çalıştırmadı. Bu arada Arda 7 aylık olmuştu ve artık yavaş yavaş sırtüstü yatma pozisyonunu da sevmemeye başlamıştı.

Neyse ki doğru pozisyonu öğrendim. Doğduğundan beri akşam banyolarını hiç aksatmadığım gibi, Arda'ya küvette sırtüstü çalışma pozisyonunu sürekli pratik ettirdim.  Fakat sürpriz bir şekilde, beni uyaran Yasemin Hoca, geri kalan derslerde de hiç sırtüstü pozisyonu çalıştırmadı. Kendisi eleştiriye de açık olmadığından ben sürekli gerilirken, Yasemin Hoca bir yandan sürekli benim ebeveyn olarak ne kadar değiştiğimi, ilk derste çok endişeli olduğumu, halbuki şimdi tam bir uzman olduğumu vurguluyordu. Hayır! Ben Aquababies'e çok bilinçli geldim. Bebek yüzme konusunda çok bilgiliydim. 5 yıl eğitim için İngiltere'de kaldım ve orada ne kadar yaygın olduğunu çok iyi biliyorum. Bebeklerini yüzmeye götüren de bir sürü arkadaşım var. Gergin olduğum an o yüzden ilk ders değildi. Tam tersi son derslerdi. Ve bunun sebebi de Yasemin Hoca'nın dersleri biraz baştansağma yapmaya başladığını düşünmemdi. Nitekim kendisi her becerinin uygulama sırasının bile çok önemli olduğunu vurgularken, yeni tanıştırıldıkları becerileri çalıştırmadı. Bunun yerine bol bol nefes tutma egzersizi çalıştırdı. Acaba bebek yüzme kursu, nefes tutma egzersizinden mi ibaret diye düşünmeye başlamıştım. Halbuki yurtdışında izlediğimiz videolarda gerçekten yüzebilen bebekler görüyordum.

Bu rahatsızlığım benim biraz gerilmeme sebep olduğundan, 3. kurun bitmesine bir ders kala, yani 4. haftasında, eşime Arda'yı kendisinin yüzdürmesini istedim. Tam da beklediğim gibi yine sırtüstü pozisyonunu çalıştırmayınca, eşime işaret edip, kendisinin bağımsız da olsa çalıştırmasını istedim. Eşim Arda'yı sırtüstü yatırdı ve ellerini bıraktı. Arda resmen sırtüstü kendi başına birkaç saniyede olsa durdu. Arkadan Yasemin Hoca'nın uyarısı gecikmedi. 'Arda baya su yuttu yalnız, dikkat edelim lütfen. Ayak çırpma çalışıyoruz' dedi. Halbuki ben o anda izliyordum. Arda gayet rahattı ve su yutmamıştı. Onun dışında o derste genel olarak çok gergindi. Herkes rahatsız oldu. Çıkınca ebeveynler birbirleriyle konuşuyorlardı. Hatta biri 'hocanın gerginliği bütün bebeklere yansıdı' dedi. Nitekim o derste tüm bebekler ağladı.  Son derse gelince eşim de istemedi. Yine ben yüzdürdüm. Yasemin Hoca gelip devam edip etmeyeceğimizi sordu. Ben de devam etmeyeceğimizi söyledim.

Çıkınca, çok yetenekli bulduğum başka bir bebeğin ebeveynleriyle de sohbet ettik. Bizim düşündüklerimizi yüzde 100 tasdit eden eleştirileri de kendileri getirdiler. Şimdi duyuyorum ki Yasemin Hoca Swimbaby diye bir kurs kendisi açmış. Yine de kendisine başarılar dilerim. Fakat, ben tecrübeli bir anne olarak tavsiye edemem. Sanırım benim hatam başından Ayşe Hanım ile bu endişelerimi konuşmamak oldu. Şimdi görüyorum ki kursumuzda 16 aylık bir bebek bağımsız yüzüyor. Bkz Arda da belki yakında böyle olur diye düşünerek derslere Eren hoca ile devam etmeye karar verdim. . Sağolsun her zamanki inceliği ile Ayşe Nathalie Akcan Hanım, herşeyin telafi edileceğini söyleyerek beni mutlu etti. Bebeğimin yüzmesiyle gurur duyuyorum. Ve inanın objektif olarak söylüyorum, Arda bu konuda çok yetenekli ve suya aşık. 

14 Temmuz 2013 Pazar

Piyasa Kafe Pi'deyse, Arda Batu da ordadır:)

Uzun süren Kuşadası tatilinden sonra, otelden çıkış yapınca, bir kaçamak yapıp Çeşme'ye gidelim dedikk.. Selma teyzesinin eski rum evinde iki gün kaldık. Cuma akşamı Kuşadası'nda Arda Batu'nun uyku saatinde çıktık. İki saatlik yolculuk hiç sorunsuz geçti ve Arda hiç uyanmadı. Oraya varınca yatağına yatırırken bir uyanır gibi olduysa da hemen uykuya dalmayı başardı.... Gece deliksiz uyudu. Sanırım taş ev Arda'nın kimyasına çok iyi geldi. Tabi yer yatağında yatmanın ve de odada bütün gece çalışan vantilatörün etkisi de büyüktürrr....

Sabah kalktık, Kahvaltımızı yaptık. Arda'nın uyku saati geldi. Arda uyudu ve biz Selma, Gamze ve Ayşe teyzeleri ile birlikte Kafe Pi'nin yolunu  tuttuk. Tabi bu arada Defne Naz'ın da enerjik halleri de bize eşlik ediyordu. Teyzesinin kuzusu malesef ben göremeden büyüdü, kocaman, akıllı mı akıllı bir kız oldu. Sarı kıvırcık saçlarıyla gözleri kamaştırıyordu...

Kafe Pi'ye geldik. Selma'nın turizm sektöründe çalışması ve bu vesileyle tanıdık bulmasından dolayı, en otopark ne de giriş ücreti ödedik. Biraz keyif yaptık, yüzdük. Arkasından Arda uyanmak üzeredir derken iki de bir saate bakmaya başladım. Bir kez aradım, annem hala uyuduğunu ve aramamamı söyledi. İnanamadım. İki buçuk saat sonra uyandı. Gittik aldık. Tam enerji depolamıştı. Gelirken de Kumrucu Şevki'de kumru yaptırdık. Yolda afiyetle yedik.

Tam Kafe Pi'ye giriyorduk ki kapıda kimi görelim.... İngiltere'de birlikte kaldığım, çok eski İran'lı arkadaşım Kamran. O tarihlerde orada olacağını biliyordum fakat aynı mekanda karşılaşacağımızı hiç tahmin etmemiştim:) Hoş bir karşılaşmaydı....

Arda Kafe Pi'nin de gözdesi oldu tabii ki.... Happy Hour başladığında Arda'nın başında bir kalabalık toplandı. Arda da herkesle birlikte dans ediyordu....

Aya Yorgi koyu bir harika. Deniz değil sanki deniz özellikleri gösteren bir havuz.... 0 dalga. Muhteşem.....İşte denizin temizliğinin en güzel kanıtı....











 Kalabalık gruplara verilen localardan birini kaptık. Arda'nın keyfi de yerindeydi. Hatta burada yarım saatlik bir öğlen uykusu da kestirdi....
 

Volkan amcası ayağında sallayarak uyutmaya çalıştı. Ama Arda buna çok güldü..... 'Ben böyle uyumam ki Volkan Amcaaaaa':)))))

 Gamze Teyze'sinin ilgisi de harikaydı....


Mutluluktan dört köşee.....


 Artistim benim yaaaa


Birazda bizden fotolar olsun. Uzun zaman sonra ilk kez arkadaşlarımla vakit geçirdim. Bir tam gün ilaç gibi geldi. Bol bol sohbet, akşam Volkan'ın mangalı eşliğinde ziyafettt... Kızlarla dedikodu gibi ilaç yok:)



 Sonra bizden sıkılan Arda anneannesiyle etrafı bir kolaçan ederrrrrrr... Tam o sırada bir müzik sesi duyulurrrrr.. Happy Hour başlamışşşşş. Herkes dans eder de benim oğlum dans etmez mi.....
 Bu arada bu fotoğrafta Arda'yı coşturan yukarıda bir kalabalık varrrr. Ona bakarak dans ediyorlar ve Arda da onları taklit ediyor....

Yarım saat kadar dans ettikten sonra biraz yoruluyoruzzzz. Uyku belirtileri yavaş yavaş Arda'nın yüzüne iniyor.... Fakat onu dağıtmanın bir yolunu hemen buluveriyoruzz. Dansa devammmm....



Teyzelerim, teyzelerimmmm. Çok eğlendim, teşekkür ederimmmmm!!!!






7 Temmuz 2013 Pazar

Babamız Suçiçeği geçirince, bizim tatil de uzadı....

Kuşadası tatili uzun sürdü. Ama bunun bir sebebi de babamızın 34 yaşında suçiçeği geçirmesiydi. Zavallı Osman İstanbul'da tek başına atlatmak zorunda kaldı hastalığı......

Bu arada biz de bir yandan Arda'nın İstanbul'da olmayışına sevindik çünkü Allah korusun ona da bulaşabilirdi....

Zavallı babamız hastalıkla boğuşurken, Arda şu muzurluklar peşindeydi.....

My Mexican Lat:)))))







Nihayet babamız geldiğinde de şu güzel görüntü oluştu.....

Allah sizleri bir daha ayırmasın....

Babamızın gelmesiyle birlikte tuttuk yolu Altınoluk'a.... Babanne, dede, hala, kuzenler.... En çok  da hayran olduğu Yağmur ablasıyla oynadı....Hayranlığa bakar mısınız?






6 Temmuz 2013 Cumartesi

Tatil'den Yeni Görüntüler

Bir daha sanırım yaşayamayacağımız kadar uzun bir tatil yaşadık bu yıl. 13 Haziran-24 Temmuz. Nasıl ama?
Arda anneannesi ve dedesinin prensi, her dediği yapılıyor... Anneannesi onu alıp komşu komşu gezdiriyor. Yazlıktaki yan komşuları olan  Tolga abisi ve Tuğba Ablası ve en sevdiği 90 yaşındaki teyzesini gözlüklerine saldıra saldıra, şirinlikler yapa yapa, güzel bir bir buçuk ay geçirdi....

Sonra öğrendik ki Romanya'dan misafirler gelecekmiş. Durur muyuz. Hemen kaçtık otele gittik anneannemizle. Orda restorandan bara herkesin gözdesi olduk. Yürütecimize binip otelin lobisinde 86 tur attık:)) İşte bazı tatil manzaraları....



Beyefendi merdivende kendi tutunacakmış... Annesini istemiyormuş. düşerse de düşermiş. Ne de olsa düşünce suyun üstüne ayaklarını çırparak çıkmayı biliyormuş... Rahat bırak annesi yaaaa....

Gamze abla'cım, seni çok seviyorum ama bugün biraz ateşim var. Yeni tanıştığım arkadaşım Ali  Deniz bana hastalık bulaştırdı. Boğazlarım kızarık. Ama yarına birşeyim kalmaz....
 Fotoğrafçı amcamız peşimizden ayrılmadı. Çektiği güzel fotolar için teşekkür ederizzzzz... Onları da annem yakında bloğa koyacakmış.....



Hissediyorum! Yakında yürümeyi öğreneceğimmmm... Çok pratikimmmmm....

 Mutluyum ulen var mı?

 Hehe, Ne oluyo len orda?

 

 Sıkıysa yakalaa...:)))))



Bu arada teyzemiz demişken, Arda'nın en yaşlı arkadaşıyla sizi tanıştırmalıyım.. Onun gözlüklerini pek sevdi. Yüzünü okşadı. Yemeğini bile onu seyrederken yedi. O yokken yemedi. Ağladı sızladı, teyzesini evden çıkartıp, karşısına oturtmayı başardı. Pek bir uydu kimyaları..... Allah uzun ömürler versinnnn...