Orda da bir kırmızı koltuk bulduk ve baş köşeye oturduk.....
Bir de kahverengi koltuk bulduk. Orda da baş köşeye oturduk....
Balkon keyfi yapmayı da ihmal etmedik. Göl manzarasını da pek sevdik.
Dedemizin fabrikasını sahiplenmeden geçmedik. 6/1 hisse sahibi Arda Batu Kürüm
Çimlere oturmayı hiç sevmedi.. Zor bela resim çektim. Fakat annesinin kucağında bahçe keyfine hiç itirazı olmadı tosunumun...
Yolda her zamanki gibi uyuyup Antakya'ya vardık. Restorana oturduk. Yemekler geldi. Tabi Arda Batu uyandı.
Şelalenin yanında resim çekmek çok zor oldu. Çünkü Arda şaşkınlığından kameraya bakamadı. Gözü hep şelaledeydi....
Veeee Seyhan gölü kısısında yürüyüşümüzzzzz. Adana'ya döndük. Evimize geldik. Ertesi gün kalktık. Oğluşuma fabrikada babasının adağı olan kurbanı kestik. Sonra geldik göl kenarına. Tabi ki Arda yolda uyudu. Uyandığında şaşkındı yine....
Şu yanaklara, şu gıdığa bakın yaaaa. Tam ısırmalık değil mi?????
Bu yeni uyanık şaşkınlığı...
Annesi olarak ben onunla güzel bir poz yakalama çabasındayım. Fakat Arda Batu pek istifini bozmuyorrr! Sabit yaaa. Enteresan oldu bu çocuk....
Babayla aşklarını fotoğraflayan yine bennn. Arda ancak burada açıldı:)
Ve geldik Mersine'eee.. Mersin'e gidilir de Cennet Cehennem obrukları ziyaret edilmez mi. Tabii ki edilir. Ancak alanda turistik olan sanırım daha çok Arda'ydı. Arap turistler gelip hep Arda ile resim çektirmek istediler.... Sanırım oğlumun turistik değeri daha fazla. Acaba Turizm bakanlığına mı başvursam:)
Bulmuşlar biblo gibi çocuğu çekerler tabi onlar da haklı :)
YanıtlaSil